11 Ocak 2012 Çarşamba

8 Dakika 38 Saniye

Hadi şarkılara teslim edelim ruhlarımızı. Çıkarıp üzerimizdeki bedenleri çırılçıplak kalalım ruhlarımızla. 
Yalnız şarkı ve ruhlarımız.
Aradığımız huzura yaklaşmış olur muyuz? 


Direnme şarkıya, eninde sonunda yenik düşecek gardın. Müziğe karşı savaşı hep kaybettim ben, ele geçiren hep o oldu. Yavaş yavaş hissedeceksin beyninde müziğin yankısını, damarlarından akan notaları… Karşı konulmaz bir güzellik bu.


Ben böylesine teslim etmişken ruhumu şarkılara, tabağa koyduğum yemek bir hayli soğumuş. İki kaşıkta bitirdim. Üşengeç insanlarız. 


Yatarak yemek yersek boğazımıza kaçarmış, boğulurmuşuz. Fındık tanelerinin boğazıma diziliş sebebini anlıyorum şimdi. 

Sigara dumanının kendini dışarının akışına bırakması için açtığım camdan içeri toprak kokuları doluyor. Yağmur damlaları camın önündeki minderi hafiften ıslatıyor. “Kalk.” Diyorum kendi kendime, kalk ve denizin tuz kokusunu doldur ciğerlerine. Bundan müthiş biran bulamazsın ki bunun için. Dışarı çıkmaktansa üzerime kareli battaniyeyi çekip oturuyorum bir kitabın başına. Sigaranın dumanı ciğerlerime inerken kitap karakterlerinde aradığım aşk beynimi uyuşturuyor.

Playlistin dönen şarkılarında 70’li yıllara giden bir hareketlenme var. Uyuşan beynimi kendine getiriyor. Sonra doldurduğum film geliyor aklıma… Bir de bunları baştan okumaya kalkınca saçmalıkları başımı ağrıtıyor. 8 dakika 38 saniyede değişen düşünceler ve ruh hallerim inanılmazlar. 
İlginç bir insanım vesselam.

7 Ocak 2012 Cumartesi

Söyleyecek sözlerim düğümleniyor boğazımda. Zaten ne zaman konuşmak istesem hep böyle olur…

Bu müzik iyice uykumu getiriyor. Ama yummak istemiyorum gözlerimi. Sadece seni düşünmek istiyorum. İyi misin? Neredesin? Napıyosun? Aklımı karıstıran onlarca soru var.

Sarılamıyorum sana… Zaten etrafımda kötü olan kimseye sarılamıyorum çünkü onlar hep uzaktalar. 

Gözlerim şişiyor uykusuzluktan. Artık kahvelerde etki etmiyor. Belki yatağımın boş kalan kısmında suretin olsaydı teninin sıcaklığında uyuyabilirdim. 

Yok o zaman da uyuyamazdım ben… Hep heyecanlanırım öyle anlarda. Yanaklarımda kızarır kesin, yüzüne bile bakamam ki koynuna girip uyuyayım. En iyisi sen uyu ben izliyim olur mu? Saçlarınla da oynarım…

Sabah kalktığında belki güne benimle başlarsan aydınlığa adım atmış olursun. Sen mutlu olursan bende hep mutlu olurum.

Sonra dudağıma busemi koyarsın ve vedalaşırız…

Diyorum ya, bahsetmek ve söylemek istediğim onca şey var ve sen şuan uyuyorsun…