18 Ekim 2013 Cuma

nar lekesi

bu gece bir nar lekesi gibi yüreğime işleyen o koca adamdan bahsetmek istiyorum. istiyorum çükü içimde patlamaya hazır volkan var.
gecenin ortasında alıştığım o koca yalnızlığı darmadağın eden adam, neden geldin, nerden çıktın, inan bilmiyorum. adının harflerini duyunca yüreğim hopluyor. doluyorum. ırmaklar nehirler biriktiriyorum içimde. sen oluyorum ve tutuyorum ellerimden.
burnumda ttütüyor nefesin. sonra nefes alışların... nefes alışların geliyor aklıma, susuyorum. içimde büyüttüğümü seni, kimseye anlatamıyorum.
yağmurlar yağıyor, şimşekler çakıyor, ben 'sen' diyorum, sen... nasıl da sevmezdin yağmuru.
yutkunuyorum.
muhabbetin gülüşlerime konuk oluyor. uyuyamıyorum, seni beklediğim sabahlar geliyor aklıma, önce çayımdan bir yudum alıyorum, içim yanıyor.
kalbimde düğümlenmiş bir şeyler var.
sen her yazdığında çoğalıyorum, sana karışıyorum.
bi sahil kenarında, hiç bilmediğim bi bankta uyuya kalıyorum. sen bilmiyorsun.
sen hep 'unutursun' diyorsun, benden şansımı esirgiyorsun.
verdiğin güven geldikçe aklıma, güvensizleşiyorum. üzerini toprakla örtmek istiyorum. ama bi dalga geliyor ve sen yine temizleniyorsun.
bir terminalde sorgusuzca, inanmışlıkla, gelişini bekliyorum, elimde bir duman...
sen gelmiyorsun...
sesin yok, aklımda bir silüetin dahi yok.
yok olmaya başlıyorsun, çıldırıyorum. aklım yerinden çıkıcakmış gibi oluyor...
bir film sahnesi geliyor aklıma,
adam gidicekken, kadın ağlamaya başlıyor. güçlü kollarıyla sarılıyor adam, destek olmaya çalışıyor. gecenin bir vakti güneş gözlükleri gözlerinde. arkalarında araba patlıyor ve onlar o anlarının pozunu veriyorlar...
sonrasında ne olduğunu hala bilmiyorum... kusura bakmayın.
gece bitmeye başlıyor. -sanki on gündür zaman durmuş ve hep onlaymışım hissi hala bırakmıyor yakamı.- sen hazırlık yapıyorsun. biliyorum, sözde kırılmamam amacı, üzülmemem. "hayatım" diyorsun, sen diyorsun ve ben yok oluyorum. sen yazıyorsun ama ben okuyamıyorum. yüreğim dağlanıyor.sevdiğim demek istiyorum sana. seninle kilometrelerce konuşmak istiyorum. gitme, benimle kal istiyorum.
ama tabi, her güzel şeyin sonlandığı gibi acı o koca kıçını koyuyor göğsüme. ve gitmiyor.
şimdilerde ne yapsam gitmicek biliyorum.
unutursun diyorlar ama unutur muyum bilmiyorum. bu yoğun duyguyu nasıl atabilirim bedenimden bilmiyorum.
göz yaşlarım tükeniyor.
ne kadar "gitme, kal" desem nafile.
avunuyorum.
yırtılmış yalnızlığımı dikmeye çalışıyorum tekrardan. bir nevi değişim evrem geçiriyorum. ama inanın şu saniye gelse diktiğim yerden yırtarım örtüleri. bırakıyım kirlensin masalar bardak izleriyle.
narlar soyuyorum.
narlar bana içimdeki seni anlatıyor.  çünkü sen geçmeyen nar lekesi gibisin sevdiğim. çok koyu, yoğun bi leke...
ama neyse, nasılsa geliyor baharlar, elbet çıkarız düzlüklere.
selam olsun koca yürekli adam.

küçükken masallardaki sevgilerle avunurdum, büyüdükçe hikayelere dönüştü... sonra romanlar geldi, derken sen çıka geldin. seninle inandığım her şeyin yalan olduğunu öğrendim.
elimden gelse, mesafelerin hepsini yıkıp bütün yolları sana çıkartıcam ama sen hiçbir türlü izin vermiyorsun.
yolları tıkadın.
şimdi bütün sokaklar çıkmaz.
şimdilerde uyuyorum,uyanıyorum ama senin yokluğunda her şey aynı. kendi kendime çoğalıyorum işte.
Her neyse, canım...
senin hep demiş olduğun gibi "öpüyorum, en güzel yerinden."

2 yorum: